13.02.2013 TBMM Genel Kurulu Soru-Cevap Bölümü
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Araştırmaları Merkezi (NASA), 2003’ten bu yana sürdürdüğü çalışmalar neticesinde Orta Doğu’da susuzluk tehlikesinin baş gösterebileceğine işaret etmektedir. Araştırmada bölgedeki su kaybının yüzde 60’ının yer altı sularının pompayla boşaltılmasından ve önemli bir kısmının da kuraklığın etkilerinden kaynaklandığı belirtiliyor. Türkiye’de bu oranlar sizin çalışmalarınıza göre nedir? Araştırmalar Fırat ve Dicle nehir yataklarında 2003’ten beri 144 kilometreküp su kaybı olduğunu ortaya koyuyor. Fırat ve Dicle çevresindeki bölge, Hindistan’dan sonra dünyanın en hızlı su kaybının yaşandığı 2’nci bölge durumundadır. Bu gelişmelerden en çok etkilenecek ülkeler Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dır. Bu durumda su kaynakları yönetimi stratejisi ve su piyasası iklim değişikliğine uyum, su sektöründe faaliyet gösteren firmaların sera gazı emisyonlarını azaltması ve su kalitesinin artırılmasına yönelik teknolojiler ve araştırma çalışmalarına önem verilmesi gerekmektedir. Bu yönde alınacak ek tedbirler konusunda düşünceleriniz nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İrbeç.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyoruz sorulardan dolayı.
Evvela şunu ifade edeyim, Sayın Yusuf Ziya İrbeç’in sorusu, evet, susuzluk, iklim değişikliği sebebiyle susuzluk ve yer altı sularında azalma, Dicle ve Fırat’da azalma konularıyla ilgili ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz diye sordu. Şimdi, biz tabii, bütün planlamalarımızı otuz, kırk yıl sonrası için yapıyoruz. Sulama, bütün şehirlerin içme suyu, kullanma suyu ve diğer ihtiyaçları için bir eylem planı hazırladık. Misal olarak, içme suyunda özellikle bütün şehirlerde otuz yıl sonrasının ihtiyaçları, su durumu, su kaynakları hatta alternatif su kaynaklarını ele alıyoruz, buna göre bir hesap yapıyoruz. Yani, en azından mesela Marmara Bölgesinde -misal olarak söylüyorum- yoğun bir nüfus var, biz, daha geçenlerde bu Marmara Bölgesinde ta Düzce’den Kırklareli’ye kadar, Bulgaristan hududuna kadar olan bütün illerde üç yıl dahi kuraklık olsa su sıkıntısı çekilmeyecek şekilde planlamamızı yaptık. Barajların planlaması, göletler, barajlardaki biriktirme kapasitesini dikkate alarak en azından 120-130 milyar metreküp suyu biriktirecek şekilde bir planlama yapıyoruz.
İklim değişikliğiyle ilgili 2050 yılına kadar olan tahminleri ele aldık. Bu konuda birtakım ihtimalleri dikkate alarak iklim değişikliğine uyum çalışmaları Bakanlığımızın bütün birimleri tarafından gerek Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, şu anda yeni ismi Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yapılıyor; onu özellikle vurgulamak istiyorum.
07.02.2013 TBMM Genel Kurulu Soru-Cevap Bölümü
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, yetkililer, suç örgütlerinin iz bırakmamak için ağırlıklı olarak nakit ve elden çalıştıklarını belirtiyor ve bankacılık sistemine giren parasal hareketlerin takibi sonucunda ulaşılan rakamların çok küçük olduğunu ifade ediyorlar. İki yıl önce, AP Parlamentosu, PKK’nın yıllık bazda en azından 600 milyon doları, uyuşturucu ticaretinden elde ettiğini kayıtlarına geçirmiştir. PKK, uyuşturucu ticaretinden kasasına koyduğu parayı, bugün itibarıyla yıllık bazda Türkiye ne kadar tahmin etmektedir? Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlığı İzleme Merkezi ve Europol raporu, uyuşturucu maddeler ile ilgili suçlar ve suç örgütleriyle mücadelede eski yöntemlerin yeterli olmayacağını ortaya koyuyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi, uluslararası toplum için terörizmi lanetlemek ve teröristlerin adalete teslim edilmesi için destekleyici bir tutum sergilerken Türkiye burada yok. Bir an önce anlaşmaya taraf olmamız, Türkiye’nin elini güçlendirebilecektir. Burada, terörizm, insanlık suçu olarak tarif edilmektedir. Türkiye’nin mevzuatındaki terörizmin tanımlamasının uluslararası tanıma uygun olmadığı yönünde, OECD’nin kara paranın aklanmasını önlemekle görevli mali eylem görev gücü FAFT uzmanlarınca bir yıl önce tespitler yapılmıştır. Bu yönde aldığınız veya alacağınız tedbirler nelerdir?
BAŞKAN – Sayın İrbeç, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, bizim çekince koyduğumuz Birleşmiş Milletler Sözleşmesi… Yani “çekince” ne anlama gelir? Şu anlama geliyor: Biz bu sözleşmenin bu hükmüne bağlı değiliz yani sözleşmenin bu hükmü bizi bağlamaz. Tabii, diğer ülkeler için değerlendirmesi konusunda… Ben hukukçu değilim ama muhtemelen birçok ülke bu tür sözleşmelere birtakım çekincelerle onay veriyor. Şimdi yani önümde öyle bir şey yok ama muhtemelen öyledir. Yani hiçbir ülke sözleşmeleri zaman zaman olduğu gibi kabul etmiyor, birtakım çekinceler konabiliyor. Dolayısıyla bizim açımızdan bağlayıcı değildir, bizim uygulamalarımız açısından değil ama diğer ülkelerin değerlendirmesi hususunda bir şey söyleyemem.
Ama şunu söylemekte fayda görüyorum: Bugün hem Amerika Birleşik Devletleri tarafından hem de Avrupa Birliği tarafından PKK bir terör örgütü olarak kabul edilmiştir.
05.02.2013 TBMM Genel Kurulu Konuşması
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Birlik ve kardeşliği bozmak için her türlü fitne ve fesadın kol gezdiği bir dönemde -6 Mart 1913- millî şairimiz haykırıyor:
“Artık ey milleti merhume, sabah oldu uyan!
Sana az geldi ezanlar diye ötsün mü bu çan?
Ne Araplık ne de Türklük kalacak, aç gözünü!
Dinle Peygamberi zîşânın ilahi sözünü.
Türk Arapsız yaşayamaz, kim ki yaşar der delidir.
Arap Türk'ün hem sağ gözü hem de sağ elidir.
Veriniz baş başa, zira sonu hüsranı mübîn,
Ne hilafet kalıyor ortada, billahi ne din!
Medeniyet size çoktan beridir diş biliyor,
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Arnavutlar size ibret olacakken hâlâ,
Ne bu şûrîde siyaset ne bu fâsid dava?
Görmüyor gittiği yanlış yolu zannım çoğunuz,
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!
Bunu benden duyunuz, ben ki Arnavut’um,
Başka bir şey diyemem. İşte perişan yurdum!”
Tarih tekerrür etmemeli. “Millî şahidimiz istiklalimize sahip çıkıyoruz.” diyenleri ve üst kimliğimiz “Türklük” kavramını örseleyenleri, bebek katiliyle müzakeremasasında hayal etseydi acaba nasıl kahrolurdu düşünmeliyiz.
Saygılarımla. |