27.02.2013 TBMM Genel Kurulu Konuşması
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Dünya’da ve enerji kaynakları açısından özel bir konuma sahip olan bölgemizde her yüzyılda haritalar yeniden şekillenmektedir. Avrupa’da 1815 Viyana Kongresi ile başlayan süreç, 1914 Birinci Dünya Savaşı ile yeni bir boyuta taşınmıştır. 17 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta başlayan Arap Baharı da yine bir asır sonra enerji kaynaklarına yakın bölgelerde yeni bir dönemin habercisi gibi algılanmaktadır.
Hem dış politikada, hem içerde artık bu gelişmelerin farkında olma zamanı gelmiştir diyor, saygılar sunuyorum.
27.02.2013 Tarihli 2/B İle İlgili Basın Açıklaması
Kamuoyunca “2/B” olarak bilinen araziler, 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybeden ve tarım arazisi olarak kullanılan hazine arazileridir. Orman kadastro çalışmalarına yıllardan beri gerekli önem verilmemiş, özellikle mülkiyetle ilgili sorunların kalıcı ve esastan çözümü yerine çoğu zaman günlük ve göstermelik çözümlerle yetinilmiştir. Sorunlar birikmiş, bugün çözülmesi AKP iktidarının yetersiz müdahaleleri ile çok karmaşık hale gelmiştir.
AKP'nin 2-B arazilerine ilişkin çözümü, rayiç bedelin yüzde 70'inin ödenmesi şeklinde olmuştur.Taksitlendirme yapılabiliyor. Peşin ödeme halinde bunun yüzde 56’sı ödenebiliyor.
AKP rayiç bedelleri tespit ederken, köylümüzün durumunu hiç göz önüne almamış, yaşam savaşı veren köylümüzün bu bedelleri ödemesinin mümkün olmadığını defalarca belirtmemize rağmen yine bildiğini yapmıştır.
Rayiç bedeller köylümüzün ödeme şartlarının çok üstünde olduğu gibi, istenen bu fiyatlarda çok büyük dengesizlikler de bulunmaktadır. Rayiç bedeller belirlenirken arazilerin birim fiyatı 12 ve 32 TL'den 320-800 TL seviyesine kadar çıkarıldı. Örneğin 100 metrekarelik evi olan bir vatandaş tapuyu üzerine almak isterse, eskiden 12 liradan bin 200 liraya tapu sahibi olabilecekken, bugün 80 bin lira bedel ödemek zorunda. Ya da 400 metrekare arazisi olan bir vatandaş, 800 liradan 320 bin lira para ödemek zorunda kalacak.
Hangi köylümüz bu bedelleri ödeyebilir?
Köylümüz rayiç bedelini ödeyemediği takdirde, devlet burayı elinden alıp hazineye devredecek. Onbinlerce aile bu yüksek rakamları ödeyemeyecek ve bu yerlere el konulacak. Onbinlerce aile mağdur olacak. Bugün seçim bölgem olan Antalya’da 70-80 yaşındaki yaşlılar ağlıyor, geceleri uyuyamadığını anlatıyor,”Ne olacak bizim halimiz?” diyorlar. Köylülerimiz ancak karınlarını doyurabildikleri topraklarının ellerinden alınmasının kâbusunu yaşıyorlar.
Şimdi Hükümet yeni bir düzenleme hazırlığında. Köylümüz, tespit edilen rayiç bedelin yüzde 50'si oranında para öderse arsayı satın alabilecek deniliyor. Bu yaklaşım, çiftçimizin ve köylümüzün durumlarının hala farkında olmadıklarını gösteriyor. Rayiç bedeller bu seviyelerde durduğu takdirde köylümüzün bu paraları ödeyebilmesi mümkün değildir.
Benim önerim:
Çiftçilik yaparak ailesini geçindirmeye çalıştıkları topraklar, köylülerimize sembolik rayiç bedeller tespit edilerek ve 20 yıl gibi vadeler tanınarak verilmeli, ancak rantçılardan korumak için ise; tapulara aile dışına satılamaz şerhi konulmalıdır.
Ya da, 2-B kapsamındaki tarım arazileri köylülerimiz tarafından 25 yılın üzerinde kullanılmış ise tarım bölgelerinde bedelsiz verilmeli, bedel ödemediği sürece tapulara aile dışına satılamaz şerhi konulmalıdır. Ayrıca, bu araziler emlak vergisine tabi tutularak devletimiz her sene kasasına girecek bir gelire kavuşabilir.
Ancak görünen o ki; AKP 2-B arazilerine ilişkin inadını sürdürecek. Şu anda bir sosyal patlamanın eşiğindeyiz. Memleketim Antalya’ da huzursuzluk had safhada. Hele bir de ailesinin yaşamını güçlükle sürdürmeye çalışan köylülerimiz belirlenen rayiç bedelleri ödeyemeyip bu topraklar ellerinden alındığı zaman neler olacak? Düşünmek bile istemiyorum.
Hükümet 2B kapsamındaki tarım arazilerinin satışından gelecek gelir konusunda o kadar büyük beklentiler içerisine girdi ki, bunun sosyal boyutunu akıllarına bile getirmediler. Bu sorunun çözümü, parasal düşünmekten çok, “Bu insanlar mağdur edilmeden ve felaketlere yol açmadan sorun nasıl çözülür?” diye düşünmekten geçer. Büyük geçim sıkıntısı içerisinde yaşayan bu insanlarımız bir de “Yerimden yurdumdan olur muyum?” endişesinden bir an önce kurtarılmalıdır.
Saygılarımla. 26.02.2013 TBMM Genel Kurulu KonuşmasıTeşekkür ederim Sayın Başkan, Anadolu coğrafyamızda bize özgü olan aşuremiz gibi, Türk Milleti bütün farklılıkları birleştirip lezzete dönüştürebilmiş ve sevgi bazında tek bir millet olabilmiştir. Bu millet, herkesi kardeşlik duygusu ile bağrına basmıştır. Balkan Türkleri, Boşnaklar, Arnavutlar, Çerkezler, Tatarlar, Kafkaslar ile Orta Asya'dan son iki asır içinde büyük acılarla Anadolu’ya göç edenler tek millet anlayışı ie yoğrulan Anadolu hamurunda bin yıllık kardeşliği pekiştirmişlerdir. Anadolu hamuruna yapılan kültürel katkıları ile Gaspıralı İsmail Bey, Cevdet Paşa, Milli Şairlerimiz Mehmet Âkif ve Yahya Kemal hepimizin sevgisini kazanan şahsiyetlerden sadece birkaçıdır. Kesret içinde vahdeti yakalamış Türk Milleti; tek bayrak, tek vatan ve tek millet şuuru içinde tarih sayfalarındaki güçlü konumunu sağlamlaştırarak yoluna devam edecektir. Saygılarımla. |
- Prof.Dr. Yusuf Ziya İrbeç ANN Arab News Network Tv’ye Konuk Oldu
- Prof.Dr.Yusuf Ziya İrbeç'in Turquie Diplomatique'de Yayınlanan Makalesi
- Prof.Dr. Yusuf Ziya İrbeç Kanal 3 Tv'de Geniş Açı Programına Konuk Oldu
- Prof.Dr. Yusuf Ziya İrbeç, Reform Club'ın Şeref Konuşmacısıydı
- Prof.Dr. Yusuf Ziya İrbeç 16-17 Şubat 2013 tarihlerinde Antalya’da Terör Sempozyumuna Katıldı