Önemli Linkler

31.10.2012 Tarihli Basın Açıklaması

 

Malumunuz olduğu üzere Milliyetçi Hareket Partisinin 4 Kasım 2012’de yapılacak Kurultayı öncesi genel başkan adaylığımı açıklayarak çalışmalarımıza yoğun bir şekilde başladık.
 
Milliyetçi Hareket Partisini layık olduğu yere getirmeyi amaçlayıp, bu doğrultuda harekete geçtik. Bir anda başlayan hareket Türkiye’nin her noktasında büyük heyecan uyandırdı. 45 ilde yaptığımız ziyaretler ve birebir görüşmelerde, tabanın iktidar ateşiyle yandığını, mevcut yönetim ve anlayışın ülkücü camianın iktidar beklentilerine derman olamayacağını gördük. Tamamen halisane duygularla hareket ettik ama bir de baktık ki bu yarışın sonucu kurgulanmış. Hatta sonucu belli olan bir yarışın içine girmişiz.  
Türkiye’de bugün en önemli mesele hukuk ve adalet. Tam bir adaletsizlik örneğini bu süreçte bizzat yaşadım. Bir milletvekili hukuk kurumları arasında hakkını aramaktan mahrum bırakıldı. Aday olup seçildiğim MHP’den üyeliğimin düştüğü iddia edildi. Ardından, MHP’ye üye olduğum açık seçik ortada iken, açtığım dava sonucu da tescillenen üyeliğim, AKP’nin 1 Haziran 2012 tarihinde iradem dışı bildirdiği üyelik bahane edilerek 20 gün sonra tekrar düşürüldü. Bütün belgeler ortada iken, AKP Parti yönetimi bu skandalın düzeltilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosuna düzeltme başvurusunu zamanında yapmadı. Cumhuriyet Başsavcılığı da bütün belgeleri ortaya koyarak yaptığımız başvuru için “düzeltme işlemi bizim görevimiz değildir” diyerek topu taca attı.
Düşünebiliyor musunuz?
Bir partiden aday oluyorum, milletvekili seçiliyorum ama hukuk kurullarına göre ben o partiye üye değilim. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi büyük bir sınava tabi tutulmuş, ancak bu sınavdan kocaman bir sıfır almıştır. Parti Genel Merkezi benim hukuk savaşımda karşı tarafa geçerek MHP Genel Başkanlığına aday olmamı engellemiştir. Adil olmayan bu yarışta kimin birinci, kimin ikinci olacağı aylar öncesinden tescillenmiştir. Benim adaylığım ile bozulacak bu denge, mevcut yönetimi oldukça tedirgin etmiştir.
Bu adaletsiz yarışta ben hukuk cenderesi ile sıkıştırılarak saf dışı edildim. Ancak bu zalim tutumu sergileyenler, tabanın sesini ve tabanın duygularını hiçe saymıştır.
Değerli basın mensupları,
Değişim, yenileşme diyenlerin aynaya bakmalarını istiyorum.
Hepsi yıllardır aynı geminin yönetimini yapmıyorlar mı? Bu geminin su aldığını görmüyorlar mı?
Çok enteresan bir sürece girildiğini ifade etmek istiyorum. MHP kongresini adil bir yarışa hazırlamayan, kongreyi kamuoyundan adeta kaçıran bu yarışçılar bir yıl içinde gerçekleşecek yerel seçimlerde ne yapacaklar? Bugün MHP’li yerel yönetimlerde büyük bir kaçış var. 100’ü aşkın belediye başkanımız başka partilere gitti.
Hale bakın! Muhalefet partisi eriyor. Güçleneceği yerde, 10 yıldır iktidarda olan bir partinin adeta sacayağı konumunda hareket ediyor. İnanması güç ama benim hukuk savaşımda MHP’ye en büyük destek AKP’den geldi. MHP’li bir milletvekili nasıl olur da AKP’ye kaydedilmiş olarak gösterilir. Önce MHP Genel Başkanlığı başvuru yapıyor. Süreç istedikleri gibi gelişmeyince; alınan bir mahkeme kararından sonra ise, AKP’ye üye olduğuma dair bildirim devreye giriyor. AKP-MHP kol kola girmiş, Yusuf Ziya İrbeç’e nasıl çelme takarız diye düşünüyor. AKP benimle niye uğraşır, bunu da anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlar,
Bu kurultayda değişen hiçbir şey olmayacağından emin olabilirsiniz. Değişen tek şey Genel Başkanın o koltukta oturma süresi olacak fakat Türkiye çok şey kaybedecek. Türkiye bir ışık arıyordu ve bu ışık MHP olabilirdi. Zaten benim bu yola çıkarken en büyük amacım buydu. Korkarım ki MHP, ülkücü kardeşlerimin iktidar beklentisine bu Kurultayla da cevap veremeyecektir.
Yine korkarım ki, anketlerde baraj seviyesinin biraz üstünde çıkan MHP, yerel seçimlerde tarihinin en büyük hezimetini alabilir. Partimizi böyle bir tehlike bekliyor ne yazık ki. Yıllar önce söylenen iki buçuk parti modeli bugünkü MHP yönetim anlayışı ile hayata geçmiş görünüyor. MHP büyük bir camia. Gerçek oy potansiyeli, seçimlerde alınan oyun çok ama çok üzerinde iken; MHP’de her şey için çok geç olacağı ihtimali bizleri derinden üzüyor.
Kıymetli basın mensupları,
Parti yöneticilerinin bütün bu iddialarım karşısında neler söyleyeceklerini ben şimdiden sizlere ifade etmek istiyorum.
Şark kurnazlığı ile benim MHP Milletvekili olmadığımı, dolayısıyla yarışa giremediğimi, bu yüzden de basın toplantısını düzenlediğimi öne sürecekler.
Bakın arkadaşlar…
Elimde mahkeme kararları var. TBMM Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonundaki görevime haksız olarak son verildiği tescillendi. Görevime dönmem hukukun bir emridir. Bu ne demek biliyor musunuz? Ben MHP Milletvekiliyim. İsteseler de istemeseler de gerçek bu. Tabandan aldığım güçle bu yola çıktım. MHP tabanı beni bu meclise getirdi.
Bizi Milliyetçi Hareket Partisinden hukuken atmaları şu ana kadar mümkün olmadı ama hukuku yavaşlatma, bu süreçten faydalanma eğiliminde olduklarını gördük. TBMM Başkanı da, beni mahkeme kararı sonuçlanmadan Bağımsız ilan ederek buna dahil oldu. Bütün bunlar olurken, benim TBMM AB Karma Parlamento Komisyonu Üyeliğinden çıkarılmamın hatalı olduğu yönündeki 14 Haziran 2012 tarihli mahkeme kararı TBMM’ye yeni gelebildi. İşte Türkiye’de hukuk böyle işliyor.
Bugün benden esirgedikleri, yarın onlara lazım olacak bu hukuku, işbaşına geldiğimde kendilerine fazlasıyla ve misliyle sunacağımdan emin olsunlar.
Türkiye’de demokrasinin tam manasıyla oturması, siyasi partilerde halkın özlediği demokrasinin olabilmesi için üzerimize ne düşüyorsa bundan sonra da yaparız. Tam demokrasi diye işbaşına gelenler, farklı bir manzara ile karşımızda duruyor. Ülke tuhaf bir süreçten geçiyor. Toplumda 29 Ekim’de yaşananlar gibi suni gerilimler oluşturuluyor, ben ise hukuk cenderesinde sıkıştırılıyorum. Bütün bunları mantıklı kılan hiçbir neden göremiyorum.
Saygılarımla.

Site İçi Arama

Twitter

© Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç - 23. ve 24. Dönemler Antalya Milletvekili