Önemli Linkler

TBMM Konuşmaları

05.02.2013 TBMM Genel Kurulu Konuşması

 

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Birlik ve kardeşliği bozmak için her türlü fitne ve fesadın kol gezdiği bir dönemde -6 Mart 1913- millî şairimiz haykırıyor:
 
“Artık ey milleti merhume, sabah oldu uyan!
Sana az geldi ezanlar diye ötsün mü bu çan?
Ne Araplık ne de Türklük kalacak, aç gözünü!
Dinle Peygamberi zîşânın ilahi sözünü.
Türk Arapsız yaşayamaz, kim ki yaşar der delidir.
Arap Türk'ün hem sağ gözü hem de sağ elidir.
Veriniz baş başa, zira sonu hüsranı mübîn,
Ne hilafet kalıyor ortada, billahi ne din!
Medeniyet size çoktan beridir diş biliyor,
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Arnavutlar size ibret olacakken hâlâ,
Ne bu şûrîde siyaset ne bu fâsid dava?
Görmüyor gittiği yanlış yolu zannım çoğunuz,
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!
Bunu benden duyunuz, ben ki Arnavut’um,
Başka bir şey diyemem. İşte perişan yurdum!”
 
Tarih tekerrür etmemeli. “Millî şahidimiz istiklalimize sahip çıkıyoruz.” diyenleri ve üst kimliğimiz “Türklük” kavramını örseleyenleri, bebek katiliyle müzakeremasasında hayal etseydi acaba nasıl kahrolurdu düşünmeliyiz.

Saygılarımla.

31.01.2013 TBMM Genel Kurulu Soru-Cevap Bölümü

 

 
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakana yeni görevinde başarılar diliyorum.

Sayın Bakan, Türkiye’de okuma alışkanlığı çok düşük. Bu bakımdan konu yükseköğretim başarısını da etkiliyor. UNESCO, dünyadaki okuma alışkanlıklarını rapor hâline getirdi. Rapora göre Türkiye kitap okuma oranında dünya ülkeleri arasında 86’ncı sırada yer alıyor. Araştırmaya göre günde ortalama 6 saat televizyon izleyip 3 saat İnternette gezinen Türk halkı ne yazık ki kitap okumaya yılda sadece 6 saatini ayırıyor. Kitap okuma, ihtiyaç listesinde 235’inci sırada. Oysa kitap okumak kişisel gelişimin yanı sıra beyin gelişimi açısından da oldukça önemli. Japonya’da 25, Fransa’da 7, Türkiye’de 12.089 kişiye bir kitap düşüyor. Birleşmiş Milletlerin İnsani Gelişim Raporunagöre, 173 ülke arasında Türkiye’nin Malezya, Libya, Ermenistan gibi ülkelerin arasında 86’ncı sıraya düşmesinin nedeni olarak kişi başına basılan kitap sayısının azlığı gösteriliyor. FATİH Projesi, bu konuyu ek tedbirler alınmadığı takdirde çözemez, millî bir kampanyanın desteklenmesi şarttır.

Sayın Bakan, bu konuda düşündüğünüz tedbirler nelerdir? Neden az okuyoruz? Araştırmalarda kitap okuma alışkanlığının olmaması yüzde 50 ile başı çekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Yalnız kitap fiyatlarının…

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İrbeç.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –Sayın İrbeç “Okuma yüzdesi çok düşük, bu konuda neler yapmayı düşünüyorsunuz?” diyor. Çok haklısınız. Yani bunun temelinde, daha da geriye gidersek Türkçeyle ilgili sıkıntılarımız var, Türkçe eğitimiyle ilgili, Türkçe öğretimiyle ilgili sıkıntılarımız var. Onu her birimiz gündelik hayatımızda da zaten yaşıyoruz. Bunun için, okulların yapabilecekleri var, yapmaları gerektiği hâlde yapmadıkları var, medyanın yapabilecekleri var, biz siyasetçilerin yapabileceklerimiz var ama Millî Eğitim Bakanı olarak sorduğunuz için en önce, öncelikle Türkçe eğitiminin ciddi manada elden geçirilmesi gerektiğini, ilkokuldan itibaren çocuklarımıza Türkçeyi düzgün, doğru konuşmayı, yazmayı ve dinlemeyi öğretmeyi amaçlıyoruz. Bunun için öncelikle, tabii, öğretmenlerimizin bu şuura bir kere daha gelmeleri, bu şuurla sınıflara girmeleri gerekiyor. İnşallah müfredatlarda ve ders kitaplarının sadece içeriğinde değil, görsel, fiziksel özelliklerinde de yapacağımız özendirici değişiklerle çocuklarımızın öncelikle ana dillerini düzgün, doğru, güzel kullanmalarını sağlamak ve sonra bunu farklı alanlara da yaymalarını sağlamak niyetindeyiz.

Bilmiyorum sorunuzun cevabı oldu mu?

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Teşekkür ederim.

 

30.01.2013 TBMM Genel Kurulu Soru-Cevap Bölümü

 

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Uluslararası alanda terör örgütlerine silah temini ile ilgili önlemler alabilmek için Birleşmiş Milletlerde uluslararası silah ticaret anlaşması gündemde. İkinci oturumu mart ayının sonunda olacak Birleşmiş Milletlerde. Şimdi, bu anlaşmayı Türkiye destekliyor. Ben de Küresel Hareket Parlamenterleri İcra Kurulu üyesi olarak oraya katılıyorum. Yalnız, son günlerde aldığım raporlarda, Sudan dâhil olmak üzere bazı yerlerde Türkiye’nin denetim dışı silah temin ettiği yönünde haberler var. Bunun kayıtlara geçmesi yönünde Sayın Bakandan bir açıklama bekliyoruz. Çünkü, bu çok önemli. Türkiye’yi rencide edici bir durum. Onunla ilgili de, burada alınacak bu cevabı ben ilgililere ulaştırma imkânı bulmuş olacağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) –İrbeç Hoca’nın söylediğine cevap olmak üzere: Biz uluslararası hukuka aykırı, hiçbir ülkeye silah ihracatı yapmamaktayız. Dolayısıyla, ne Yemen’e ne Sudan’a ne de bir başka ülkeye uluslararası hukuka aykırı olarak bir silah ihracatımız söz konusu değildir.
 
Sayın İrbeç…
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce sorduğum soruya verilen cevabın ikna edici olabilmesi için ek açıklamaya ihtiyaç vardır. Konuyla ilgili haberler sıradan basın organları tarafından verilmemiştir. Söz konusu haberin kaynağı, Reuters ve Agence France-Presse’dir. 26 Ocak 2013 tarihinde, yerel saatle saat 12.47’de geçtiği haber aynen şöyle: “Sana; Yemenli otoriteler, Aden’in güney limanında gemiyle sevk edilen saldırı tüfeklerini yakaladı. Aynı ayda 2’nci defa olduğunu cuma günü medya rapor etti. Bir konteynerde tespit edilen silahlar arasında 115 T-14 Türk yapımı saldırı tüfekleri olduğunu Gümrükler Şefi Muhammed Zumam’ın bilgisine dayandırarak Saba Haber Ajansı haber yapmıştır. Sayın Zumam şöyle demektedir: ‘3.780 otomatik tüfek konteynerde bulundu. Plastik ev eşyası olarak etiketlenen bu kalemler, limana, geçen yıl Türkiye’den 16 Kasımda geldi.’ Sayın Zumam göndericinin ve alıcının ismini vermedi.” Sayın Bakan, Türkiye’nin itibarını uluslararası alanda olumsuz yönde etkileyen bu tür haberlere karşı Hükûmetiniz uluslararası alanda hangi ikna edici adımlar atmıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İrbeç.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Sayın İrbeç, Yemen’e gerçekten, Türkiye’den böyle çok amaçlı kullanılabilen silahların gittiğinin ve gümrüklerde el konulduğunun, bunun da sıkıntıya yol açtığının farkındayız ancak bunlar buradan çıkarken… Bunlar “çift amaçlı” deyince yani kurusıkı olarak da kullanılabilen şeyler ancak gümrükten çıkarken bunlar gıda maddeleri olarak çıkıyor. Dolayısıyla, burada bir kaçakçılık var ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın da bu konuda soruşturmaları devam ediyor ancak şu çok net: Hem Dışişleri Bakanlığımızın yetkilileri Yemenli yetkililerle çok… Yemen’in Türkiye’ye güveni tamdır. Bizim de Yemen’de barıştan başka hiçbir şey istemediğimiz herkesin tartışmasız kabulüdür ancak böyle bir kaçakçılık veya Türkiye’den çıkarken gıda olarak gümrüğe bildirilip de Yemen’e böyle çift amaçlı kullanılan -ihracat diyelim artık- konteyner yükleri olmuştur, bunlar hakkındaki incelemeler devam ediyordur.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Önüne gelen silah gönderebiliyor mu bu ülkeden dışarıya?
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Gıda olarak gönderebiliyor.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Gıda olarak bahsediliyor. Şimdi, dediği gibi, bu kadar, 150 milyar dolarlık bir ihracat yapıyorsunuz, konteynerlere yükleniyor. E, konteynerlerin denetimi de ihbara mı bağlıdır yoksa her birisini tek tek mi kontrol ediyor? Hem dünyadaki uygulamalarına bakın. Eski bir Denizcilik Müsteşarı olarak diyorum ki: Dünyadaki konteynerlerin hepsinin yüzde 3’ü geçmez kontrolü. Siz her konteyneri açarsanız hiçbir 150 milyarlık ihracata ulaşamazsınız, ticaretiniz aksar. Dolayısıyla da “random” derler, rastgele bir kontrol ve ihbara dayalı bir kontrol yapılabilir diye düşünüyorum ancak soruşturma neticelensin, onun üzerine gerekenler yapılır.

 

29.01.2013 TBMM Genel Kurulu Konuşması

 

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Son zamanlarda madencilik sektöründe yaşanan iş kazaları toplum olarak üzüntüyle izlenmekte olup bu sektörde çalışanlar hayati tehlike dâhil pek çok anlamda risk altında görev yapmaktadırlar. Denetimsizlik her yerde baş gösteriyor.
22 Ocak 2013 tarihinde yanan Galatasaray Üniversitesi Beşiktaş Kampüsünde yüz kırk iki yıllık tarihî ahşap bina yok oluyor. Kamuya ait olan bu binada sigorta yok, denetim yok. Bu yangından kısa bir süre önce İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğünün Cağaloğlu’ndaki tarihî binası da yanıyor. Bu yangınlarda hem tarihimiz yok oluyor hem de değerlerimiz.
Yine, Antalya’da meydana gelen doğal afetlerde birçok vatandaşımız zarar görmüş ve tedbirler yetersiz kalmıştır. Kaçak doğal gaz tesisatından parasını tahsil etmekte sakınca görmeyen İGDAŞ gibi doğal gaz dağıtım şirketleri kaçak olarak kurulan tesisatlarla ilgili daha etkin tedbirler almaya zorlanmalıdır. İnsan hayatı ve tarihî değerlerimiz bu kadar kolay risk altında bırakılmamalıdır. Hükûmet gerekli ek tedbirleri almak zorundadır.
Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.

24.01.2013 TBMM Genel Kurulu Konuşması

 

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, “Terör suçları kırmızı çizgimiz.” diyorsunuz, uygulamada tutarlılık göremiyoruz. Başbakan Erdoğan, “Bölgesel gelişmelerle ilgili kırmızı çizgiler ilan edip seyirci kalamayız.” şeklinde açıklamalar yapmayı çok seviyor. Bu yönde bir açıklama 19 Ocakta Başbakan Erdoğan tarafından Suriye’yle ilgili yapıldı. “Seyirci kalamayız ve gereğini yaparız.” söylemi, sonuçları bakımından, Erdoğan yönetiminin dış politikadaki etkisini değil, iç politikadaki reklam ve propaganda yönünü yansıtıyor.
Davos’ta 23/1/2013’te yani dün konuşma yapan Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu -Türkiye, Suriye’den savaş suçlarıyla yüzleşmesini istiyor- aynen şöyle diyor: “İnsanlar Suriye’de ölüyor, ne kadar daha bekleyeceğiz? Uluslararası suskunluk insanları öldürüyor.” Buna karşılık 14/1/2013 tarihinde, Libya’nın da aralarında bulunduğu elli iki ülkenin konuyla ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine başvurusuna destek vermiyor. Bu durum söylemlerle uygulamanın çeliştiğini göstermektedir. Bu çelişki Başbakanın tutumunda da açıkça görülmektedir.
2004 yılında, Uluslararası Ceza Mahkemesiyle ilgili Roma Sözleşmesi’ni -hem de Avrupa Konseyi Genel Kurulunda- Türkiye'nin onaylayacağını söylemiş ve gereğini yapmamıştır. Türk Dışişleri Bakanı da yine Suriye…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Site İçi Arama

Twitter

© Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç - 23. ve 24. Dönemler Antalya Milletvekili