Önemli Linkler

AKP’den istifa edip MHP’ye katılan İrbeç YENİÇAĞ’a konuştu-2.Bölüm (10.02.2011)

AKP’den teröriste özel dokunulmazlık! 

 

 İktidarın iç yüzünü anlattı

AKP’den ayrılıp MHP’ye katılan Antalya Milletvekili Yusuf Ziya Erbeç, arkadaşımız Selcan Taşçı’ya ilginç açıklamalar yaptı: İktidarın cumhuriyet ilkelerine karşı çıkanların ceza almasını önleme planı var. Biz Başbakan’a uyup 8. maddeyi geçirseydik bölücübaşı siyasetteydi!

Tezkere için söz verdiler

1 Mart tezkeresi sırasında öngörüsüzlük sergilediler. “Biz tezkereyi Meclis’ten geçireceğiz” diye söz verip karşı tarafı ona göre hazırlığa sevk ettikten sonra “Pardon, geçiremedik” deme lüksünüz yoktur. Bu öngörüsüzlük, ilişkileri bambaşka bir boyuta taşır.
AKP, terör işbirlikçilerine dokunulmazlık sağlayacaktı

AKP’deki istifaların perde arkası 2
Haber : Selcan TAŞÇI

İktidarın “Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine karşı çıkanların cezalandırılmasını önleme planı”nı anlatan İrbeç, “Biz Başbakan’ın baskısına uyup Anayasa Değişikliği Paketi’nin 8. Maddesi’nin geçmesini sağlasaydık, bölücü başını siyasete sokmak isteyenlere kimse dokunamayacaktı” diyor...

12 Eylül 2010’da referanduma götürülen Anayasa Değişikliği Paketi’ne imza vermeyen 7 AKP milletvekilinden bir tanesi de Yusuf Ziya İrbeç’ti.

- Anayasa Değişikliği Paketi’nin TBMM’ye getirilmesi sırasında da muhalif bir duruş sergilediniz. Neden?

Henüz daha neleri içerdiği belli olmadan, bize böyle bir taslağın geleceği söylendi. ’Taslak hazırlandıktan sonra imzaları da hemen önüne takarız’ diye imza istemeye geldiler. Tam da o günlerde Bahçekapılı (Anayasa’dan Türk tanımını kaldıralım diyen AKP milletvekili Ayşenur Bahçekapılı) bir söz etmişti. Ben neye imza attığımı görmek zorundayım. Görmediğim için imza atmadım.

Bana sormadan imzamı kullandılar

İrbeç, altına imza atmadığı paketin, TBMM’ye onun da imzası varmış gibi sunulmasıyla patlak veren “sahte imza” skandalından dolayı da kızgın hala:

“Benim imzamı bir yerden almışlar koymuşlar. Daha sonra bu imzanın doğru olmadığı ortaya çıkınca geri çektiler. Anayasa değişikliği Meclis’e bizim imzamız olmadan sunuldu.”
“Her milletvekili kendi vicdanına göre oy kullanmak zorundadır” diyen Yusuf Ziya İrbeç, parti kapatmayı TBMM iznine bağlayan ünlü ’8. Madde’nin düşmesi için “Hayır” oyu kullanmış, ancak “parti içi konuları basın aracılığıyla dile getirmek istemediği için” konuşmamıştı o günlerde. Bir kere daha sordum:
- Neden “hayır” dediniz?
- Vicdanıma göre oy kullandım!
- Bu AKP’nin Anayasa Değişikliği Paketi’nin vicdana, vicdanınıza sığmayan yönleri olduğu anlamına mı geliyor?

Öyleymiş...

Cumhuriyet düşmanlarına kalkan

İrbeç, “8. Madde”nin çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceği konusunda defalarca ikaz etmiş AKP yönetimini. AKP’li Ahmet İyimaya ve Bekir Bozdağ ile, Bozdağ’ın TBMM’deki odasında yaptıkları, 1 saatlik toplantıyı anlatıyor:
“Endişelerimi dile getirdim. 8. Madde’nin konusu parti kapatma değildi. ‘Türkiye’de parti kapatılamaz’ diye bir madde getirseniz, doğru-yanlış demiyorum ama bunun bir mantığı vardır. Ama kişilerin Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine karşı olmaları durumunda cezalandırılmalarını önlüyordu o madde. Terör örgütlerini öven, terör örgütleriyle, bölünmeyle ilgili kürsüden olumsuz, çok olumsuz, şu andaki anayasaya aykırı görüşlerini de beyan edebilecek insanlar kürsü masumiyetine girebilecekti o sayede. 8. Madde geçmiş olsaydı, mesela bölücü başına ‘biz onun siyasete girmesini istiyoruz’ diyen birine dokunamayacaktınız. Madde düşmesine rağmen BDP miletvekilleri, daha bir hafta önce bölücü başından ‘sayın’ diye bahsedebildi, bir de bunun ‘yasal’ hale geldiği ortamı düşünün.”

Habur’un sorumlusu hala bakan

AKP yönetiminin BDP yahut PKK’lıları hedef alan açıklamaları için “sözde tepki” diyor İrbeç: “Sizin devletinize karşı duruş, tavır değil, küfür bazında tepki gösteren belediye başkanı hala orada duruyor. Habur’un sonuçlarını göremeyen İçişleri bankınız da orda duruyor. AKP yönetiminin tutumu milleti oyalamaktan ileri gidemez...”
AKP “demokratikleşme paketi”nin diğer maddelerinde “fire” vermemek için adeta “etten duvar” örmüştü İrbeç gibi “hayırcı” vekillerin etrafında. O süreçte yaşadıklarını da paylaştı İrbeç sohbetimiz sırasında: “Ben ’milletin temsilcisi’ sıfatıyla baktığım için önemli olan beni seçenleri hayal kırıklığına uğratmamaktı. Tarih yazdığı zaman ’bunlar partide milletvekili olmak için davranış gösterdi’ biçiminde bir yargılamaya tabi tutulmamak üzerine politika yapıyorum. Başbakan buna ne kadar kızar, ne kadar alınır, ne kadar tepki gösterir bu benim gündemimde değil, benim gündemimde olan inandığım bir olgunun halkımla paylaşılmasıdır.”

Milliyetçiler tasfiye edilecek

Yusuf Ziya İrbeç’e göre “AKP’nin görüşü” diye homojen bir kavram yok; “AKP yönetiminin görüşü” var. Ve bu görüş doğrultusunda, anayasa değişikliğinin parti yönetiminin kafasındaki biçimde geçmesi için Erdoğan’ın önümüzdeki dönemde bütün alternatifleri değerlendirileceğine, kendisiyle çatışacağını öngördüğü “milliyetçi” kadroları tasfiye edeceğine inanıyor.

İrbeç:
“Ben hazırladım uymazsanız sizi millete şikayet ederim anlayışıyla anayasa yapılmaz. Başörtüsü konusunda MHP, AKP’ye tam detek veriyordu ama AKP bunu kendine maletmek istedi. Bu hassas konularda parti politikası yerine milli politika izlenmesi gerekirken AKP’de parti politikası daha baskın oldu. AKP yönetimi, tabana inmek, bütün grupları kucaklamak anlayışında olsaydı, MHP ve CHP’nin de bulunduğu ortak komisyonda yapardı anayasa hazırlığını. Başta etnik gruplara vurgu yapılmasının sakıncaları üzerine duranlar olmak üzere, ‘çatışmacı insanlar’ın tasfiye edildiği, yerlerine de ‘bunlar geldi problem yok’ dedirtecek yeni insanların getirildiği bir yapı hazırlamaya çalışıyorlar.”

“Tasfiye edilmeyi beklemezler” belki dediğimde, manidar oluyor İrbeç’in cevabı: “Düşünce bazında AKP’de çok fazla insanın benimle aynı kaygıları paylaştığını biliyorum ama aksiyon zor iştir. Bölünmez bütünlüğe kilitlenmiş olmanız gerekir, biraz daha derin reaksiyon gösterebilme becerisine sahip olmanız gerekir, bunu gösterenler çıkacaktır!”

Halka “Evet” operasyonu yapıldı

İrbeç, özellikle referandum sürecinde toplumu yönlendirmeye dönük ciddi bir operasyon yapıldığını savunuyor: “İnsanlar anayasayı tartışıyor birden şoke edici, olmaması gereken bir olay oluyor. O olay Türkiye’deki normal bir vatadaşı zaten rahatsız eder. Ama neden özellikle o günlerde gündeme geliyor? Bunların oy oranlarına etkisini görmezden gelmek sosyolojik analize uymaz. Arkasında ne vardır, nasıl oldu, buna alet olanlar referandumda ‘evet’in daha fazla çıkması gerektiğine mi inandırıldı, satın mı alındı onu bilemem ama Avcılar’daki ‘kara çarşaflı afiş’ gibi hareketlerin oy kaydırmasını hesaplayanlar tarafından yapıldığını düşünüyorum...”

ABD’ye tezkere için söz verildi

Yusuf Ziya İrbeç istifa ederken AKP’nin “iç politika”daki tutumunu gerekçe gösterse de konuştukça “dış politika”ya dönük ciddi kaygılar taşıdığı da çıkıyor ortaya.

1 Mart tezkeresi sırasında sergilenen “öngörüsüzlüğün” Ermenistan, AB ve Ortadoğu politikalarında da sürdüğünü savunan İrbeç, Türkiye “tezkere”yi tartışırken Beykent Üniversitesi rektörüydü ve bugün AKP politikalarına yön veren Ahmet Davutoğlu, Ömer Dinçer gibi isimler bu üniversitenin kadrosunda bulunuyordu. O güne dönüp “Ben 1 Mart tezkeresi döneminde onlara görüşlerimi çok net ifade ettim” diye başladığı cümleyi veryansınla bitiyor:

“1 Mart doğru mu- yanlış mı polemiğine girmeksizin söylüyorum; siz tezkereyi geçirmek istemiyorsanız dik duruşunuzu gösterirsiniz, geçirmek istiyorsanız da dik duruşunuzu gösterirsiniz. Buna göre de müzakereleri en iyi şekilde yaparsınız. Uluslararası ilişkilerde “Biz 1 Mart tezkeresini Meclis’ten geçireceğiz, bizim gücümüz yeter” diye söz verip, karşı tarafı sizden aldığı söze göre hazırlık yapmaya sevk ettikten sonra son anda “pardon geçiremedik” deme lüksünüz yoktur! Bu öngörüsüzlük ilişkilerinizi bambaşka bir boyuta taşır...”

- Nasıl bir boyuta mesela?

Mesela sizin “Yorgo” dediğiniz bir insan, misafiriniz olarak gelir ve gözünüzün içine baka baka “siz Kıbrıs’ta insanları katlettiniz” der. Mesela açılım yaptığınız Ermenistan’ın Cumhurbaşkanı, komşunuz Yunanistan’a gelir ve sizin “21 anlaşma yaptık, en iyi ilişkiyi biz kurduk” diye övündüğünüz ülkenin başındaki kişi olarak “Türkler sizi kestiği gibi bizi de kesti” gibi bir laf kullanır! Bu “iyi ilişkiler”, derinlemesine tarihi boyutlarıyla anlatılarak, ikna edilerek mi kurulmuş, yoksa saman alevi gibi yanıp sönen bir ilişki biçimi mi çok dikkat etmek gerekiyor...

16 yıl futbol oynasam ben de eksik kalırdım

“Her şeyden önce dünyanın bu bölgesindeki bir Başbakan’ın çok iyi bir tarihi bilgiye, kültürel altyapıya, dini bilgiye, uluslararası ilişkilerin Çin, ABD, Ortadoğu, AB ve Kafkasya boyutunu çok iyi değerlendirerek mecz edebilme yeteneğine sahip olması lazım” deyince soruyoruz İrbeç’e:

- Erdoğan bu donanıma sahip değil mi?

Ben 16 yıl futbol oynasaydım bugünkü birikimime sahip olamazdım! Başbakan 16 yıl sadece futbol oynamış!

MHP’siz Meclis’i düşünmek, halka rağmen politika yapmak demek

28 Ocak 2011 günü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçim beyannamesini açıladığı toplantıda, üç hilal rozeti törenle yakasına takıldı Yusuf Ziya İrbeç’in. Bu törenden hemen sonra MHP Genel Başkanı’nın yaptığı ilk gezide, Antalya ve Burdur’da da yanındaydı İrbeç. Döşemealtı’nda Antalyalılar’ı “bozkurt”la selamladığında merakla gözledim etrafı; doku uyuşmazlığı yaşanacak mı acaba diye... Ama iki taraf da yabancılık çekmedi birbirine. İrbeç “Biz aynı düşüncenin, aynı dünyanın insanlarıydık, çoğu arkadaşımızla hep beraberdik” diye açıklıyor bu kaynaşmayı...
İlginç olan AKP’lilerin de “şaşırmadığını” söylemesi bu istifa ve hemen arkasından gelen MHP tercihine: “Ben AKP içinde politika yaptığı dönemde ”milli-manevi değerlerine bağlı biri“ olarak tanındım. MHP’ye geçtiğim zaman hiçbir AKP’li arkadaşımızdan ’sen niçin MHP’ye geçtin’ tepkisi almadım. Bunun yerine ’demek ki senin de düşündüğün, bildiğin bir şeyler var, gel ve bunları bizimle paylaş’ çağrısı geldi.”

Biz yine de sorduk:
- Niçin MHP?

Etnik vurguların öne çıkarılmasıyla oluşan tahribatı tamir etmemiz lazım; benim MHP’yi tercih etmemin sebebi de bu. Bu tamir sürecinde milli değerlerini ön planda tutan ama dünyayla bütünleşen bir politikanın uygulanması gerekiyor. Bunu da MHP kadrolarında görebilirsiniz. Bu manada milletin değerlerini koruyacak ve aynı zamanda dünyayla işbirliğine açık bir Türkiye’nin gelişmesi için buna ihtiyaç var. Bölgesinde olup bitenlere olumlu katkı sağlayabilen bir anlayışın iktidar olması gerekiyor.

- Ya “MHP’siz Meclis operasyonu”nu işaret eden iddialar, gelişmeler...

MHP’siz Meclis’ten ziyade MHP’nin iktidar olduğu bir meclise ihtiyaç var, çünkü epey bir kırılma dökülme döneminden geçtik. Tabii bunu dile getiren insanlar olabilir, birilerinin arzusu, isteği, beklentisi de olabilir ama neticede halkın böyle bir şeyi hatırlaması bile insanları rahatsız ediyor. Çünkü şu anda MHP’nin iktidar olması lazım ki olumsuz gelişmeleri olumlu bir yöne doğru çekebilelim. MHP’siz bir Meclis düşünüyoruz derseniz halka bu tamamen halka rağmen politika yapmak olur; halkın böyle bir beklentisi yok isteği de yok. Ama birileri bunu Türkiye’nin gündemine oturtmak istiyor.

- Kim o birileri?

Milli değerleri gözardı edebilecek bazı uygulamaları ve kanunları Meclis’ten tepkisiz biçimde geçirmek isteyenler... MHP şu an iktidar partisi değil ama bir de MHP’nin mecliste hiç olmadığı bir dönemi düşünün, ne kadar rahat edecekler. Bunun için MHP’nin Meclis’teki sayısından ziyade duruşunu önemsiyorum ben.

 

Site İçi Arama

Twitter

© Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç - 23. ve 24. Dönemler Antalya Milletvekili