Önemli Linkler

TBMM Konuşmaları

16.01.2013 TBMM Genel Kurulu Soru-Cevap Bölümü

 

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, petrol ve doğalgazın ötesinde temiz enerjiye yatırım önem kazanıyor. 2023 yılına kadar enerji kaynaklarının yüzde 30’unu yenilenebilir yapma hedefinizin gerçekleşme oran 2012 yılı sonu itibarıyla nedir?
2030 yılına kadar yirmi nükleer reaktör kurma planınızda Japonya’daki Fukuşima faciası bir değişiklik getirdi mi?
Kaya gazında Çin, ABD, Arjantin, Meksika, Güney Afrika ve Avustralya avantajlı görünüyor. Bu konuda Türkiye’nin hamleleri nelerdir?
Rusya ile Almanya, Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya taşınacak gaz üzerinde anlaşarak Kuzey Akım Projesi’ne çoktan başladılar. Bu proje sonlandırıldığında Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya gibi transit ülkelere bağlı kalmaksızın Almanya’ya gaz nakledilecek. Öte yandan Avrupa Birliği gemilerle sıvı gazın ithalatını arttırdı. Buna karşılık Güney Koridoru’nu oluşturan doğalgaz boru hatlarına desteğin artması için yapılan hamleler nedir? TANAP Projesi’ndeki gelinen son safha nerededir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İrbeç.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı Sayın İrbeç “130 gerçekçi bir hedef midir şu anda 2023 yılında?” dediniz. Şu anda yüzde 25’lerdeyiz arkadaşlar, yani 2012’nin sonunda yüzde 25’lerdeyiz. Buradaki yağış rejimlerinin düzenli olmasından tutun ki birçok faktör var. Rüzgârla alakalı 11 bin megavatlık lisansların realize edilmesini bekliyoruz, 2 bin küsur megavatı oldu. Güneşle alakalı yatırımlara başlıyoruz. Biz bu hedefimizi gerçekçi buluyoruz. Fukuşima’dan sonra bizim nükleer güç santrallerinin kurulmasıyla alakalı kararlılığımızda herhangi bir etkileşim olmadı ama biz, bu kazayı dikkate alıyoruz ve güvenlik sistemleriyle alakalı, güvenliğin arttırılmasına dönük 11 temel başlıklı 88 tane alt başlığı tekrar değerlendiriyoruz. Belki biraz bize bu süreye patlar, belki birazcık daha zamanımızı alır ama sonunda daha güvenilir bir nükleer güç santralini yapmış oluruz.

Kaya gazıyla alakalı, Kuzey Akımla alakalı açıklamalar yapıldı. Kaza gazıyla alakalı çalışan Amerika Birleşik Devletleri orijinli firmalar var ülkemizde. Yeni başlayan bir dal bu ama biz bununla alakalı hangi yatırımcı hangi sahayı almak istiyorsa, bununla alakalı tekliflere de açık olduğumuzu bu vesileyle tekrar belirtmek isterim. Kuzey Akımla alakalı, Almanya’nın Rusya, Finlandiya üzerinden Rusya’dan getirttiği doğal gaz var, bizim geliştirdiğimiz projeler var, bunlar da devam ediyor.

 

15.01.2013 TBMM Genel Kurulu Soru-Cevap Bölümü

 

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Suriye konusunda dün, yani 14/01/2013 tarihinde, yine 52 Birleşmiş Milletler üyesi ülke, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine, İsviçre’nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilciliği kanalıyla bir başvuru yaparak Uluslararası Ceza Mahkemesinin duruma Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla müdâhil olmasını istemiştir. Aynı yönde karar Libya ve Sudan için alınmıştı, bu defa, bu mektubu Libya da imzalamıştır. Bu mektubu imzalayan ülkeler arasında Türkiye yoktur. Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası sözleşmelere -Başbakanın 2004 yılında imzalanacağı yönünde söz vermesine rağmen- geç taraf olarak işin özünü kaçırmakta ve dış politikada etkili kararlarda söz sahibi olamamaktadır.
Hani, biz Suriye konusunda ölen 60 binin üzerinde vatandaş için duyarlı idik. Suriye’de yirmi iki aylık kriz büyüyor. İnsan hakları konusunda izleme yapan İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) 14/01/2013 tarihindeki son şiddet olaylarında en azından 26 çocuğun öldüğünü bildirdi.
Bir yıl önce, İsrail Dışişleri Bakanı Liberman, Mavi Marmara’daki davranışından dolayı, Türkiye’yi cezalandırmak için İsrail’in PKK’yı destekleyeceğini söyledi. NATO’nun Yunanistan aracılığıyla PKK’yı desteklediği haberleri var. Türkiye’nin bu konudaki stratejisi nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakan, cevap verecek misiniz soruya?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, Sayın İrbeç’in sorusuyla alakalı olarak şunu ifade etmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti uluslararası zeminde, uluslararası toplumun saygın bir üyesi olarak dış politikasını şekillendirmektedir. Bu anlamda, gerek Suriye politikasında gerekse terörle mücadelenin uluslararası ayağına ilişkin enformatik politikaların şekillenmesinde Türk milletinin saygınlığına ve beklentilerine paralel bir düzlemde politikalarımız belirlenmektedir. Atılan adımlarda milletimizin ari menfaatlerini korumaya yönelik en üst düzeyli girişimler her zeminde yürütülmektedir. Bu üst düzeyli girişimlerin yürütüldüğü zeminlerden bir tanesi de hiç tereddüt olmamak üzere NATO zeminidir. Hükûmetlerimiz döneminde, PKK terör örgütü uluslararası terör örgütleri listesine dâhil edilmiş ve bu çerçevede, uluslararası toplumun PKK terör örgütünün bölücü ve yıkıcı faaliyetlerine karşı teyakkuz hâlinde olması temin edilmiştir.

Sorunuzun İsrail Dışişleri Bakanının girişimleriyle ilgili boyutu bugünkü konumuzu ve gündemimizi alakadar etmediğinden dolayı o kısmına cevap veremiyorum.

08.01.2013 TBMM Genel Kurulu Konuşması

 

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerime başlamadan önce Zonguldak’ta hayatlarını kaybeden madenci kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
İnternet bağımlılığını tedavi etmek için kurulan Bakırköy Profesör Doktor Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnternet Bağımlılığı Polikliniğine başvuranların önemli bir bölümü İnternet yüzünden okulu bırakmış olan gençlerimizdir. Gençlerimizin okuma alışkanlığı zaten çok düşükken FATİH Projesi ile her şey dijitale endekslendiği için Millî Eğitim Bakanlığı gençler arasında yaygınlaşan İnternet bağımlığının önlenmesi, okuma alışkanlığının genç yaşlarda kazandırılması için alınacak tedbirler konusunda ne düşünüyor merak ediyorum çünkü gençler geleceğimizin teminatıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.

03.01.2013 TBMM Genel Kurulu Konuşması

 

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, özellikle vatanın birliği, bütünlüğü ve kardeşliği için canlarını gözlerini kırpmadan feda etmiş olan Sarıkamış şehitlerimizi anıyor, Allah’tan rahmet diliyoruz.
Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Hukuku Usulü 7’nci Toplantısı ve İnsan Hakları Dünya Parlamenterler Konferansı, İtalyan Parlamentosu, İtalyan Senatosu ve Küresel Hareket Parlamenterleri iş birliği ile 10-11 Aralık 2011 tarihlerinde Roma’da, İtalyan Parlamentosunda yapılmıştır. Bu kapsamdaki 7 toplantıdan birisiydi bu 7’nci toplantı. 1’incisi 2002 yılında Ottawa’da yapılmıştı, 4’üncüsü 2006’da Tokyo’da yapılmıştı, 7’ncisi de Roma’da yapıldı. Bu toplantıya Küresel Hareket Parlamenterleri İcra Kurulu üyesi olarak ve Barış ve Demokrasi Programı Başkan Vekili sıfatıyla katıldım. Tartışmalar ve bildirilen görüşler burada insan hakları ile Uluslararası Ceza Mahkemesinin işleyişi üzerinde yoğunlaşmıştır. Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Sözleşmesi’nin 112’nci maddesine göre Taraf Devletler Meclisinde temsil edilememektedir. Türkiye’nin statüyü imzalamadığı sürece mahkemenin bundan sonraki gelişmelerine etki etmesi de mümkün görülmemektedir. 2013 yılı itibarıyla bütün Avrupa Birliği ülkeleri bu anlaşmayı imzalamıştır. Ayrıca, 139 ülkenin imzaladığı, 121 ülkenin taraf olduğu bir kurumda Türkiye’nin taraf olmadan, insan hakları ve özgürlüklerin ele alınışıyla ilgili çok ciddi gelişmelerin yaşandığı bu dönemde görüş ve düşüncelerini istediği gibi yansıtamayacağı açıktır.
Önce, mahkeme hakkında kısa bir bilgi vermekte yarar var. Uluslararası Ceza Mahkemesi 17 Temmuz 1998 tarihinde İtalya’nın Roma kentinde gizli oylama neticesinde 120 leh, 20 tarafsız, 7 çekimser oy alarak kabul edildi. Statünün 126’ncı maddesine göre statüyü 60 ülke onayladıktan sonra 2002 yılında yürürlüğe girdi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçlarını yargılama yetkisine sahip ilk daimî uluslararası bir mahkeme statüsündedir. Bu suçları işlediği öne sürülen ülkeler hakkında, şayet statüye taraf değiller ise, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine başvurarak karar çıkartma yoluna gidilebilmektedir. Bu konuda önümüzde Darfur ve Libya örnekleri bulunmaktadır.
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Strazburg’ta Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Genel Kurulunda 6 Ekim 2004 tarihinde yaptığı konuşmada aynen şöyle diyor: ”Sayın Başkan, Avrupa Konseyi ülkelerinin çoğunun taraf olduğu Uluslararası Ceza Mahkemesine Türkiye'nin üyeliğini mümkün hâle getirecek gerekli hukuki değişimleri tamamladık. Bu bağlamda, yeni Ceza Kanunu soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar çağdaş normlarla uyumlu hâle getirilmiştir. Anayasa’da gerekli değişiklikleri yaparak yasalaştırdık. İçerideki hukuki hazırlıkları tamamlamış olarak size bugün şunu ifade etmek istiyorum: Yakın gelecekte Türkiye, Roma Statüsü’nü onaylayacak ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin tarafı olacaktır.” Bu sözler Sayın Başbakana ait. Acaba Başbakanın bahsettiği yakın gelecek nedir? 2004 nere, 2012 nere? 2023’e kadar mı yakın gelecekten bahsediyoruz acaba?
Nitekim, Haziran 2012’de Türkiye’yi uluslararası alanda zor durumda bırakacak bazı gelişmeler oluyor. Haziran 2012’de 150’den fazla ülkede adil, etkili ve bağımsız bir Uluslararası Ceza Mahkemesi için savunuculuk çalışması yürüten 2.500’ün üzerinde kuruluş ve sivil toplum örgütünün oluşturduğu Uluslararası Ceza Mahkemesi Koalisyonu, Türkiye’den Uluslararası Ceza Mahkemesini kuran Roma Statüsü’ne katılarak cezasızlık kültürünü ortadan kaldırmaya ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmeye yönelik taahhüdünü teyit etmesini talep etmiştir.
Türkiye’nin uluslararası toplumun saygın bir üyesi konumunu güçlendirebilmemiz hepimizin arzusudur. Anayasa’mızın 90’ıncı maddesinde bu yönde düzenlemeler de yapılmıştır. İşkence ve kötü muameleyle mücadele kapsamında İşkenceye Karşı Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol Türkiye tarafından 14 Eylül 2005 tarihinde imzalanıp 27 Eylül 2011 tarihi itibarıyla da taraf olduğuna göre, taraf olunduğu tarihten itibaren geçerlilik ifade edecek ve geriye dönük bir tarafı olmayan bir sözleşmeyi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Devamla) – …onaylamaktan kaçınan bir tavır içine girmiş olmak, Türkiye'nin elini insan hakları ve işkenceye karşı yürütülen politikalar konusunda güçlendirmek yerine zayıflatmaktadır.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İrbeç.

 

Site İçi Arama

Twitter

© Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç - 23. ve 24. Dönemler Antalya Milletvekili